Çok sevdiğim, bayıldığım, gittiğimden beri her türlü yeme –
içme - gezme tozma muhabbetinde lafı bir şekilde mutlaka getirdiğim Gaziantep’e
tekrar gidip gezme fırsatı doğdu ve her gidişimde de son dakikasına kadar
değerlendirdim elbette J
Şimdi yaklaşık iki yıl önceki gezimden sonra üstelik iki bölüm
yazdığım Gaziantep yazımda nasıl gidilir nerede kalınır o zaman nereleri nasıl
gezdim gördüm neler yedim içtim ayrıntılı olarak yazdığım için öncelikle o
yazıları okumanızı tavsiye edeceğim, çünkü bu yazı onlara ek olacak şekilde
yazıldı! Eğer sadece bu yazıyı okursanız Gaziantep hakkında pek bir bilgi elde
edemezsiniz hatta Antep’te de bir yere gitmemiş bu adam dersiniz, benden söylemesi
(Gaziantep Bölüm 1, Bölüm 2).
2016 Mayısında yaklaşık 2,5 gün ve Ağustos ayında 1,5 gün tekrar
Gaziantep’e gitme fırsatım oldu ve her iki gidişimde de hem merak ettiğim yeni
yerleri deneme hem de tadı damağımda kalan lezzetleri tekrar tatma fırsatım
oldu J Tabi özellikle belirtiyorum
4 gün size çok gibi gelebilir ama inanın halen merak ettiğim bir sürü mekân ve
yemek de denenmeyi bekliyor, başka bir zamana artık!
İlk durağım Küşlemeci Halil Usta’nın kardeşinin işlettiği
Küşlemeci Mehmet Usta! Halil Usta ve Mehmet Usta uzun yıllar birlikte
çalıştıktan sonra 2005 gibi Mehmet Usta ani bir kararla ayrılıp kendi yerini
açmış, Tuğcan Otel ve Öğretmene Evi’nin yakınlarında Kızılay Kan Merkezinin tam
karşısında yer alıyor Küşlemeci Mehmet Usta’nın yeri. Şehrin daha düzgün bir
yerinde daha şık bir yer, açık alanda da oturabiliyorsunuz böylece. Ben Antep’e
geleceğim için sabah hani açlığımı bastırsın diye resmen iki lokma bişey yedim
o yüzden felaket açım. Lokantaya adım atar atmaz gözüm Mehmet Usta’ya takılıyor
yok daha önceden görmemiştim ama Halil Usta’nın bir tık daha incesi olduğu için
hemen tanıdım. Bir misafiri ile sohbet ediyor ama hemen hoş geldin ediyor.
Balkondaki masaya oturuyorum garson ne istediğimi soruyor,
standart menüyü öneriyor. Önden fındık lahmacun, sonra karışık kebap tabağı,
ayran ve salata. Fındık lahmacun istemiyorum ama ek olarak Küşlemeci Mehmet
Usta’nın spesyali olan Yağlı isimli özel etten istiyorum. O fazla gelebilir önce
sen ye sonra istersen söylersin diyorlar, tamam diyorum. Salatam ve açık
ayranım geliyor salata daha önce Halil Usta’da yediğim ile aynı, bol sulu ve
sumaklı.
Az biraz sonra kebaplar geliyor; bir kürdana batırılmış tek parça
terbiyeli küşleme, bir kaç parça küşleme, kuşbaşı ve simit kebabı gayet göz ve
mide doyurucu. Mehmet Usta oturduğu yerden müdahale ediyor önce soslu küşlemeyi
ye diye elbette Ustamızın sözünü dinleyip dediğini yapıyorum ve özel bir sosla
terbiye edilmiş küşlemeyi tek lokmada götürüyorum, tadı güzel. Sonra kuşbaşı ve
simit kebabını afiyetle mideye indirip küşlemeyi sona bırakıyorum! Bilmeyenler
için hatırlatayım Antep’te kebaplarda Toklu denilen erkek koyun kullanılıyor ve
küşleme de küçükbaş hayvanın bonfilesi o nedenle her hayvanda az bir parça çıkıyor
lezzetli ve değerli bir et! Evveeeet 3 parça küşleme ile afiyetle yemeği
sonlandırıyorum amma söylemeden geçemeyeceğim Halil Usta’da yediğim salata ve küşleme
çok daha iyiydi! Genelde çoğu insan Mehmet Usta mı Halil Usta mı dediğimde ikisi
de aynı diyor ama ben buna hiç katılmıyorum! Halil Usta’da özellikle bu
gidişimde yediğim küşleme efsane sıfatını hak ediyor! Hayır, yanlış
anlaşılmasın Küşlemeci Mehmet Usta’da yediğim etler de oldukça iyi! İstanbul’da
gittiğimiz kebapçıları rahat rahat tabiri caizse tokatlar ama Kebapçı Halil
Usta ile aynı demek, haksızlık bence!
Tabi bu kadar et beni kesmedi ve Yağlı isimli etimi istedim. On
onbeş dakika sonra tahta bir tepsi üzerinde biraz salata, bir tutam kekik ve
tek parça benim Yağlım geliyor. Garson bir yandan eti anlatırken diğer yandan küçük
lokmalar halinde dilimliyor. Yağlı, küşleme gibi her hayvanda az bulunan küçükbaşın
kontrfile kısmıymış! Ben yanlış bilmiyorsam kontrfile daha yağsız olur ama
bunun adı bile Yağlı! Tabi yağlı deyince öyle her tarafı yağ gibi gelmesin,
yumuşacık bir et! Dilimleme bitince üzerine kekik atıp yememi tavsiye ediyor ve
ben yine söz dinliyorum! İşte bu süper bi şey! Et yumuşacık ve çok güzel ızgara
yapılmış ellerine sağlık ben tam puan verdim! Küşlemede Halil Usta’nın hakkını
veriyorsam Yağlı’da da Mehmet Usta’yı tebrik etmek lazım!
Hesabı isteyip kalkarken şef garson gelip beğenip
beğenmediğimi soruyor, beğendiğimi söyleyip fotoğraf çekimi için müsaade
istiyorum bu sırada et dolabına beraber gidiyoruz tek tek etleri gösteriyor. Vitrinde
bir de tavuk şiş var bunun hakkında çok güzel yorumlar okumuştum bunu
söyleyince hemen bi tike(lokma) yap abime diyor ve iri bir parça tavuk ocağa
atılıyor.
Tavuğun göğüs kısmından güzel bir eti özel bir sosla terbiye ediyorlarmış, tavuğun küşlemesi gibi diyor şefim ve gerçekten denildiği gibi çok leziz bir et gidenlere öneririm, tadına bakmalısınız! Fotoğraf çekimi sonrası müsaade isteyip ayrılıyorum…
Tavuğun göğüs kısmından güzel bir eti özel bir sosla terbiye ediyorlarmış, tavuğun küşlemesi gibi diyor şefim ve gerçekten denildiği gibi çok leziz bir et gidenlere öneririm, tadına bakmalısınız! Fotoğraf çekimi sonrası müsaade isteyip ayrılıyorum…
Yemeği yedik karnım tok keyfim yerinde, şimdi tatlı zamanı ve
hemen yakınlardaki Zeki İnal’a gidip o dehşet ötesi şöbiyetlerinden bir
porsiyon istiyorum. Bir porsiyon şöbiyette 3 dilim var, 12 lira ve iki yıl
öncesinde hatırladığım aynı dillere destan tat aynı damak çatlatan lezzet J
Neredeyse Antep’teki her günümde günün başında veya sonunda
soluğu bir şekilde Tahmis Kahvesinde alıyorum ve arkadaşım Erdi’nin (@yiyomyiyomdoymuyom)
tavsiyesi ile Elma çayı içiyorum. Ben siyah çayı çok seven, onu dışındaki aromalı
meyveli çaylara mesafeli birisi olarak bu çayı sevdim!
Bir defa çok hoş bir elma kokusu var elma tadı da insanı baymıyor tavsiye ediyorum. Tabi ki de Tahmis’in o tadına doyulmaz menengiç kahvesinden de her gidişimde keyifle içtiğimi belirtmek isterim…
Bir defa çok hoş bir elma kokusu var elma tadı da insanı baymıyor tavsiye ediyorum. Tabi ki de Tahmis’in o tadına doyulmaz menengiç kahvesinden de her gidişimde keyifle içtiğimi belirtmek isterim…
Almacı Pazarı yakınlarındayım gezinirken meydanda Baklavacı Çelebioğulları
gözüme takılıyor bu gelişimde ziyaret etmeyi planlıyordum hemen yaklaşıp vitrine
bakıyorum. Baklavalar, şöbiyetler, havuç dilimler, fıstık ezmeleri ve benim
tadını merak ettiğim yaprak şöbiyet! Hemen içeri dalıyorum ve selamlaştıktan
sonra yaprak şöbiyetin tadına bakmak istiyorum sağ olsun delikanlı bir dilim
uzatıyor.
Yaprak şöbiyet yemyeşil hamurunda bile Antep fıstığı var, içi kaymaklı ve fıstıklı yumuşacık. Tadı hoşuma gidiyor delikanlıya içini soruyorum içinde süt kaymağı değil irmik kaymağı var diyor sıcak yaz günlerinde süt kaymağı bozulur o nedenle irmik kaymağı kullanıyoruz diyor. Kilosu ne kadar diyorum 75 liraymış, borcum ne diyorum Estağfurullah Abi diyor delikanlı, teşekkür edip ayrılıyorum.
Yaprak şöbiyet yemyeşil hamurunda bile Antep fıstığı var, içi kaymaklı ve fıstıklı yumuşacık. Tadı hoşuma gidiyor delikanlıya içini soruyorum içinde süt kaymağı değil irmik kaymağı var diyor sıcak yaz günlerinde süt kaymağı bozulur o nedenle irmik kaymağı kullanıyoruz diyor. Kilosu ne kadar diyorum 75 liraymış, borcum ne diyorum Estağfurullah Abi diyor delikanlı, teşekkür edip ayrılıyorum.
Antep’e giderken aklımda olan şeylerden birisi de ElmacıPazarı Güllüoğlu’na uğramak ve Murat Güllü Bey ile tanışmaktı. Daha önceki
gelişimde Güllüoğlu’nun önünden defalarca geçmiş ama İstanbul’daki Güllüoğlu’ndan
bıkmış birisi olarak içeri bile girmemiştim!
Sonrasında özellikle sosyal medyada buradan yapılan paylaşımları gördüğümde hakkını yediğimi düşündüm ve biraz araştırınca haksızlık ettiğime emin oldum! Birkaç sağlam isimden de burası hakkında özel ve güzel duyumlar alınca Murat Güllü ile iletişime geçip kendisiyle tanışmak istediğimi belirttim, sağ olsun kırmadı bu isteğimi kabul etti ve hem Güllüoğlu markası hem de başında bulunduğu Elmacı Pazarı Güllüoğlu hakkında değerli bilgiler verdi.
Sonrasında özellikle sosyal medyada buradan yapılan paylaşımları gördüğümde hakkını yediğimi düşündüm ve biraz araştırınca haksızlık ettiğime emin oldum! Birkaç sağlam isimden de burası hakkında özel ve güzel duyumlar alınca Murat Güllü ile iletişime geçip kendisiyle tanışmak istediğimi belirttim, sağ olsun kırmadı bu isteğimi kabul etti ve hem Güllüoğlu markası hem de başında bulunduğu Elmacı Pazarı Güllüoğlu hakkında değerli bilgiler verdi.
Murat Güllü, kurucu Cevdet Bey’in torunlarından Mahmut Güllü
Beyefendinin küçük oğlu, abisi Cevdet Bey ile birlikte Elmacı Pazarı
Güllüoğlu’nun başındalar. Murat Güllü beklediğimden daha genç yirmi dokuz
yaşında, İstanbul’da Marmara Üniversitesinde okumuş, hatta sohbet sırasında
öğrendim artık ünü ve başarısı Türkiye’yi aşan Simit Sarayı’nın sahibi aile
Murat Bey’in anne tarafından akrabasıymış ve Murat Güllü üniversite okurken stajını
Simit Sarayı’nda şubeleşme ile ilgili birimde yapmış! Hayır, Elmacı Pazarı
Güllüoğlu markası için şubeleşme karşıtı birisi ki bu duruşunu takdir ettiğimi de
özellikle belirtmeliyim! Halen ailenin ilk dükkânı olan Almacı Pazarı’ndaki dükkânda
duruyor çoğunlukla. Her Güllüoğlu gibi çocukluktan yetişme şöyle ki Murat Güllü
ile görüşmek için Almacı Pazarı’ndaki dükkândan içeri girip Murat Bey’i
bekliyorum dediğimde çalışan çocuk “Murat Usta” imalathanede abi dedi! Her ne
kadar pek şekil itibariyle belli olmasa da O da bir baklava Ustası! Antep’te
büyümüş ve yaşayan birisine göre beklediğimden daha fit bulduğumu da belirtmeliyim,
o güzel kebapları nasıl hazmediyor onu da bir dahaki gidişimde konuşacağım J Kendisini özellikle Snapchat’tan
takip etmenizi de öneririm oldukça iştah açıcı ve eğlenceli bir hesaba sahip J
Murat Güllü tanıştığım tüm Antep’liler gibi işinden,
baklavalardan bahsederken gözleri parıldayan birisi o baklava tepsilerini
tutarken, tek tek tanıtırken gözlerindeki parıltıyı görmenizi isterdimJ Ayrıca dikkatimi çeken daha
doğrusu hoşuma giden bir şey de şu oldu, ben Antep’in popülerliğinden çarşının
kalabalığından bahsederken Murat Güllü ise bu kalabalık sebebiyle Antep’in
eskilerinin artık eskisi kadar buralara uğramadığından bahsetti hüzünlü bir
şekilde! Hani artık öyle alıştık ki cebine giren paraya bakan gerisini boş
veren insanlara, bu küçük muhabbet benim çok dikkatimi çekti, karakterini
takdir ettim!
Yukarıda dikkatinizi çekmiştir Murat Güllüoğlu değil Murat
Güllü! Hayır, yanlış yazmadım Murat Bey’in soyadı Güllüoğlu değil Güllü!
Güllüoğlu markasının sahibi ailenin soyadı Güllü, ha sonuçta bir şekilde tüm
aile Güllü-Oğlu oluyor! Bizim bildiğimizin aksine Güllüoğlu markası tek bir kişiye
ait değilmiş, marka patent belgesinin altında 13 - 14 kişinin ismi var ve her
biri de hem logoyu hem de Güllüoğlu markasını dilediği gibi kullanma hakkında
sahip! O nedenle Antep’te gezerken pek çok Güllüoğlu tabelası görürsünüz ama
dikkatli bakınca markanın altında isimler yazar! Mesela Elmacı Pazarı Güllüoğlu
markasının altında Murat Bey’in babasının adı yani Mahmut Güllü yazıyor, işin
başında ise Murat Bey ve Abisi Cevdet Bey var! Benim ve tanıdığım pek çok
kişinin İstanbul’dan bildiği Güllüoğlu dükkânları ise kimisi Faruk Güllü,
kimisi Nejat Güllü gibi isimlere ait! Zaten oldukça uzun bir süredir Faruk Güllü
kendi ismini öne çıkartıp, ismini de logo yaparak Faruk Güllüoğlu adıyla
markalaşmıştı!
Elmacı Pazarı Güllüoğlu halen Almacı Pazarı içinde bulunan dükkânı
ile Güllüoğlu ailesinin doğduğu yerde çalışmaya devam ediyormuş! İşin ilginç
kısmı bugün sınırları aşan bir bilinirlik ile bu ülkede Baklava denilince akla ilk
gelen Güllüoğlu ailesi çoook uzun yıllar önce Kebapçı imiş! Murat Bey’den
dinleyene kadar benimde pek bilgim yoktu açıkçası! Tabi kebapçı deyince bugünkü
kebap dükkânları aklınıza gelmesin! O küçücük dükkânda 100 yıldan fazla bir
süre önce, buzdolaplarının, modern pişirme fırınlarının, mutfak aletlerinin kendisinin
değil fikrinin bile olmadığı yıllarda hatta Antep, Osmalı’da Halep Eyaletine
bağlı bir kaza iken bu aile kebapçılık yaparmış!
Dile kolay! Antep gibi bazen kavuran sıcakların olduğu bir
yerde, buzdolabı gibi bir şeyin olmadığı o zorlu zamanlarda bu işi
yapıyorlarmış! Dükkânlar o yıllarda sabah namazı sonrası açılıp akşam namazı gibi
kapanıyormuş! Et günlük kesilir ve karkas yani kemikli halde dükkâna gelir,
müşteri gelip bana etin şurasından şöyle bunu yap der, sipariş hazırlanır,
ocakta veya fırınlarda pişirilir ve teslim edilir! Şimdi bile güzel kebap yapmak
zor iken o yıllarda bu işi yapıp, iş edinmişler kendilerine…
İşte bir gün Güllüoğlu Ailesi Umre veya Hac dönüşü Halep’in
meşhur şerbetli tatlılarını beğenip üretmeye karar veriyorlar! Yoo hayır Halep
usulü şerbetli tatlıları yemiş, denemiş birisi olarak Güllüoğlu’nun tatlıları
ile Halep işi şerbetli tatlıların pek bir benzerliği olmadığını belirteyim!
Şimdi aklınıza hemen baklava Halep’ten araklama bir şey gibi gelmesin! Halep
usulü tatlıların yapımında kullanılan un, şerbet tarzı ve şerbetleme usulü, içindeki
fıstık gibi çerezlerin şekli, kullanımı çok daha farklıdır! Halep işi
şerbetliler daha kurudur ve çerezleri daha iridir(En azından benim yediklerim
öyleydi)! Bizim şerbetli tatlıların çok daha güzel ve damak coşturan tarzda
olduğunu belirteyim!
Güllüoğlu Ailesi Halep dönüşü artık kebap ile birlikte bir
süre tatlı da yapıyor ve hepimizin bildiği gibi sonrasında sadece şerbetli
tatlılar yapıyorlar. Bugün Antep’te hatta İstanbul’da bildiğiniz yediğiniz pek
çok büyük marka işte taa o yıllardan kurucu Güllü Çelebi Bey’in çocuklarının çalışkan
çırakları, öğrencileri. Sohbet sırasında Murat Güllü Bey’in bugün aslında rakibi
olan tüm o büyük markalardan saygı ve sevgi ile bahsettiğini özellikle
belirtmek isterim!
Aradaki uzun yılları geçiyorum ve 1950 ler ve sonrasında bazı
aile üyeleri soluğu İstanbul’da alıyorlar ve bugün çoğumuzun bildiği Faruk
Güllüoğlu, Nejat Güllü’nün başında olduğu Güllüoğlu ve ben dâhil çoğu insanın
sevip beğendiği Karaköy Güllüoğlu’nun hikâyesi başlıyor! Karaköy Güllüoğlu
bugün halen şubeleşmeden Antep işi tatlı yapıp satmaya devam ediyor ama diğer
iki Güllüoğlu ise şubeleşerek, baklavayı neredeyse ikinci plana atarak, esas
işi olan tatlıları çoktan aşıp Cafe’leşerek poğaça, ekler, macaron yaparak yola
devam ettiler, hikâyeyi ve bugün geldikleri noktayı medyadan biliyorsunuzdur!
Elmacı Pazarı Güllüoğlu, Güllüoğlu markasının ve hikâyesinin
başladığı dükkânda halen o yıllardaki özenle işine devam ediyor. Dükkân ve
Marka Murat Bey’in babası Mahmut Güllü Beyefendiye ait ama tabi genç kuşak
artın işin esas sahibi. Elmacı Pazar Güllüoğlu markası ile Antep’te 3 Ankara’da
2 şubeleri var, hepsi bu! Ankara’daki 2 dükkân Mahmut Bey tarafından açılmış ama
Murat Bey ve abisi Cevdet Bey bu konuda pek gönüllü değillermiş! Evet, ilginç
geliyor değil mi? Her türlü ürün satabileceğiniz bir markanız var ama
şubeleşmek yerine, doğduğu yerde kalıp eski usullere bağlı kalmayı tercih
ediyorsunuz! Ben bu duruşu takdir ettim!
Tabi Ankara özellikle seçilmiş, çünkü ailenin diğer fertleri orada
dükkân veya şube açmamışlar, Mahmut Bey ne olursa olsun aile üyeleri ile
arasında para veya başka bir nedenle bir sorun, bir kırgınlık olsun istememiş! Murat
Bey pek gönüllü olmasa da yaklaşık 2 haftada bir Ankara’ya gidip oradaki
şubelerle ilgileniyor.
Tamam, anladık bu adamlar iyiymiş de burada ne yenir ne
içilir derseniz şöyle ki burada baklava, çay ve su var! Evet, sadece bunlar var
ha çay ve su satılmıyor, onlar ikram! Genelde baklava yiyenler üstüne çay içmek
isteyince sağdan soldan söyleniyormuş bazen gelen bardakların temizliğini beğenmeyince
biz yapalım demişler, olay bu! Baklavalara gelirsek of off off! Murat Bey sağ olsun
tek tek tepsileri tanıtıp ikram etti hikâyelerini anlattı, baklavalar,
kadayıflar, şöbiyetler hepsi de birbirinden güzel! Tabi yine de şunu belirteyim
ben zaten Gaziantep’te kötü baklava yemedim çok şükür! O yüzden en iyisi en
özeli kıyaslamasına girersem çıkamam! Elmacı Pazarı Güllüoğlu’nda yediğim fıstıklı
baklava, özel kare baklava ve havuç dilim çok çook iyi ama benim halen
damağımda yer eden lezzet baklavalardan ziyade bir tür şöbiyet olan Güllüşah ve
Mihrimah!
Eski yazılarımı okuduysanız Gaziantep ve şöbiyet denildiğinde
benim aklıma Zeki İnal gelir halende öyledir ama Mihrimah ve Güllüşah özel bir
ilgiyi fazlasıyla hak ediyor…
Önce Mihrimah ne demek ona bakalım; rivayet o ki Mimar Sinan;
Kanunî Sultan Süleyman’ın kızı olan Mihrimah Sultan’a âşıkmış ve Mihrimah ay ve
güneş demekmiş… Mihrimah ilk önce şekil olarak dikkatinizi çekiyor, Ay’ın
hilalini andırıyor ve tepsi içinde göz kamaştırıyor ki Murat Beyin demesi Antep’te
kız istemelere artık bir tepsi Mihrimah götürülüyormuşJ
Mihrimah isminin verilmesinin de ayrı bir hikâyesi var, Murat Güllü ilk Mihrimah’ı üretip tepsinin fotoğrafını sosyal medyada paylaşmış ve isim önerisi istemiş. Bir kadın takipçi Mihrimah ismini ve neden bu ismi önerdiğini çok güzel açıklayınca beğenip kullanmışlar ve ismin sahibine de bir tepsi Mihrimah hediye etmişlerJ Mihrimah baklava değil bir tür şöbiyet! İçerisinde gerçek süt kaymağı, fıstık ve şeker var, çıtır çıtır ve yumuşacık. İlk lokmanızı aldığınızda da zaten o güzel tat baklavayı değil şöbiyeti andırıyor! Ki güzel taraf şu malum Zeki İnal’ın o güzelim şöbiyeti pek yola dayanmıyor ama Mihrimah farklı dokusu ile yola da dayanıyor yani tadına zaten bayılacaksınız işte Antep’ten ayrılmadan 1 kilo yanınıza alabilirsiniz J
Mihrimah isminin verilmesinin de ayrı bir hikâyesi var, Murat Güllü ilk Mihrimah’ı üretip tepsinin fotoğrafını sosyal medyada paylaşmış ve isim önerisi istemiş. Bir kadın takipçi Mihrimah ismini ve neden bu ismi önerdiğini çok güzel açıklayınca beğenip kullanmışlar ve ismin sahibine de bir tepsi Mihrimah hediye etmişlerJ Mihrimah baklava değil bir tür şöbiyet! İçerisinde gerçek süt kaymağı, fıstık ve şeker var, çıtır çıtır ve yumuşacık. İlk lokmanızı aldığınızda da zaten o güzel tat baklavayı değil şöbiyeti andırıyor! Ki güzel taraf şu malum Zeki İnal’ın o güzelim şöbiyeti pek yola dayanmıyor ama Mihrimah farklı dokusu ile yola da dayanıyor yani tadına zaten bayılacaksınız işte Antep’ten ayrılmadan 1 kilo yanınıza alabilirsiniz J
Güllüşah’da bir tür şöbiyet ama şekil olarak fıstık dolamaya
daha çok benziyorJ Güllüşah şekil
olarak dolamaya, doku olarak yumuşak bir baklavaya daha yakın bir tür şöbiyet, tadı
damak ve beyinde kalıcı izler bırakıyor! Dışının hafif çıtırlığı ve içinin
yumuşaklığı yerken muhteşem bir his veriyorJ Ben geçen
Kurban Bayramında eve aldım ve bir hafta ısıtıp ısıtıp doya doya Güllüşah yedik
ve halen aklıma geldikçe ağzım sulanıyor J Tutkuyla,
ağzım sulanarak, yüzüm şekilden şekile girerek tavsiye ediyorum J
Güllüoğlu’nun bir de kaymaklı baklavası var ama onu önceden
sipariş alarak yapıyorlar her zaman olmuyor ama yiyenlerden aldığım yorumlar adamı
ilk uçakla Antep’e götürür, öyle güzel diyorlar…
Eski bir dostla konuşmuş gibi hissettiğim bu güzel sohbetten
sonra müsaade isteyip ayrıldım, Ağustos’taki gidişimde Murat Bey şehir dışındaydı
ama sabah 09:30 gibi fırından yeni çıkmış şerbetini yeni emmiş ılık ılık havuç
dilim baklava yiyerek o sohbeti andım… Sevgili Murat Güllü, İlk fırsatta tekrar
görüşmek dileğiyle…
Antep’te sıradaki durağımız son bir yıldır instagram’da sürekli
karşımıza çıkan simit katmerin mucidi Akşam Simit 1957’den Harun Akpolat Usta’m.
Akşam Simit Fırını 1950’den beri Antep’te simit ve kahke başta olmak üzere pek
çok pastane ürünü yapıyor. Antep’te aynı aileden gelen bir tane daha Akşam
Simit olduğunu belirteyim ve logosunda kırmızı rengin olduğu Akşam Simit’e
gitmenizi söyleyeyim.
Malum Antep’te kahvaltı deyince akla beyran, ciğer ve katmer
gelir ya işte Harun Usta’m ailesinin yıllardır yaptığı simit ve katmeri
birleştirip simit katmeri bulmuş! Katmer’e zaten bayılan ben ve arkadaşlarım simit
katmer ile mest olduk J
Sağ olsun Murat Güllü önceden arayıp haber verdiği için Harun
Usta’m hazırlığını yapmış bizi bekliyordu. Malzemeler özel mayalı hamur,
fıstık, toz şeker, sahan kaymağı ve sadeyağ hepsi bu! Dinlenmiş hamuru o ancak
Antep’li ustaların yaptığı şekilde önce merdane ile sonra eliyle açtı sonra
içine bol bol fıstık, taze günlük sahan kaymağı ve biraz toz şeker gezdirip
simit şeklinde kıvırıp fırına verdi.
Sonrasında biz masaya geçip sohbete başladık. Harun Usta’m çok genç, 25’inde daha! Akşam Simit bir aile işletmesi ve işi devralacak sıradaki kuşak O, dolayısıyla ailesinin yıllardır yaptığı işi hem kaliteyi yükselterek devam ettirmek hem de üzerine yeni şeyler katmak istiyor. Her ne kadar simit katmer çok popüler olsa da Harun Usta’mın esas hedefi Antep’e özgü bir tür çörek olan kahkeyi tanıtmak ve kahke ile özdeşleşmek!
Sonrasında biz masaya geçip sohbete başladık. Harun Usta’m çok genç, 25’inde daha! Akşam Simit bir aile işletmesi ve işi devralacak sıradaki kuşak O, dolayısıyla ailesinin yıllardır yaptığı işi hem kaliteyi yükselterek devam ettirmek hem de üzerine yeni şeyler katmak istiyor. Her ne kadar simit katmer çok popüler olsa da Harun Usta’mın esas hedefi Antep’e özgü bir tür çörek olan kahkeyi tanıtmak ve kahke ile özdeşleşmek!
Kahke geleneksel olarak tuzlu ve tatlı olarak iki tür yapılan
ve çayın sütün yanında muhteşem giden bir tür çörek. Harun Usta’m kahkeyi tuzlu,
tatlı, tahinli, çörek otlu, mısır unlu, anasonlu, Antep fıstıklı yani aklınıza
ne gelirse yapıyor ve ben yediğim tüm çeşitleri beğendim! Özellikle belirteyim
normalde pastane ürünlerini pek sevmeyen ve tüketmeyen biri olarak ben bu
kahkelere bayıldım! Özellikle belirteyim kullanılan malzeme kalitesi çok iyi ve
özel bir işleme gerek kalmadan oda sıcaklığında bile tadından ödün vermeden aylarca
dayanıyormuş!
Sohbetimiz sürerken bizim simit katmer geldi masaya Harun
Usta’m hemen soğuk süt söyledi! Sıcak katmerin yanında içilen soğuk süt hem katmerin
tadını pekiştiriyor hem de midede ağırlık yapmasını önlüyormuş, Harun Usta’mın tavsiyesini
birebir uyguladık ve teyit ettik J Harun
Usta’m sağ olsun katmeri çıtırdata çıtırdata dilimledi ve uyardı; normal
katmerde yalancı kaymak kullanılır ben bunda sahan kaymağı kullanıyorum daha
sıcaktır dikkatli yiyin ağzınızı yakmasın! Uyardı da kim takar J Biz bir elimizde katmer diğer
elimizde soğuk süt yumulduk! Ammanın yok böyle bi lezzetJ Bir ısırık katmerden bir yudum
sütten derken son dilim kaldı ben ve yanımdaki diğer iki arkadaşım birbirimizin
gözüne bakıyoruz son dilim kime kısmet olacak diye derken o dilim iki arkadaşa
nasip oldu :D
Simit Katmer çook güzel ama Harun Usta’mın anlatımı ve tarifiyle
yapılan kahkeler ayrı bir alkışı hak ediyor! Ağustos ayındaki diğer Antep
ziyaretimde Harun Usta’mın tekrar misafiri oldum ve bu sefer Antep fıstıklı pastane
ürünlerinin de tadına baktım, yediklerimin her biri ayrı ayrı güzel!
Harun Usta’m beni mahcup edip bir kutu karışık kuru pasta elime tutuşturdu ve sayesinde evdekilere de nasip oldu inanın Annem halen der o kuru pastalar çok güzeldi diyeJ Ellerine sağlık Harun Usta’m, tekrar görüşmek üzere…
Harun Usta’m beni mahcup edip bir kutu karışık kuru pasta elime tutuşturdu ve sayesinde evdekilere de nasip oldu inanın Annem halen der o kuru pastalar çok güzeldi diyeJ Ellerine sağlık Harun Usta’m, tekrar görüşmek üzere…
Gaziantep’e iki yıl önce ilk gittiğimde en çok Kebapçı HalilUsta’yı merak ediyordum! Vedat Milor’dan Refika Birgül’e damağına yorumuna güvendiğim
herkes Halil Usta için Türkiye’nin en iyi eti demişlerdi! Fakat maalesef Halil
Usta deneyimim kötü geçmişti! Hayır, yediğim hiçbir şey kötü değildi ama beklentim
o kadar yüksekti ki ben daha özel bir lezzet beklemiştim, o lezzeti bulamayınca
da hayal kırıklığına uğramıştım…
Mayıs ayında öğretmen arkadaşlarla birlikte gittiğimde ben
arkadaşlara standart menüyü tavsiye etmiş kendim için ise salata, ayran ve bir
porsiyon küşleme söylemiştim. Salata ve ayran için zaten söylenecek söz yok Türkiye’nin
en özel salatası, ayran zaten çok güzel ammaaaa işte o gün yediğim küşleme için
muhteşem ötesi desem yeridir! İşte benim beklediğim Halil Usta lezzeti buydu! Ben
zaten mest oldum arkadaşlarım ise yedikleri her şeye bayıldılar, halen de arada
muhabbeti geçer o günkü Halil Usta maceramızın J
Bu güzel tecrübe sayesinde Ağustos ayında ikinci defa gitmeden
önce Halil Usta’mın oğlu İbrahim Usta ile irtibata geçtim ve hem tekrar ziyaret
etmek hem de tanışmak ve sohbet etmek istedim sağ olsun kırmayıp o meşguliyeti
içinde bana bolca zaman ayırdı…
İbrahim Halil Kör, Antep’lilerin ifadesiyle Kasap Halil
Usta’nın Oğlu, Çırağı, Usta’sı! Evet, oğlu ama daha da önemlisi 15 yıllık
öğrencisi, Metro Gross Market’in içindeki Halil Usta Şubesi’nin Ustası! İbrahim
Usta, oldukça genç bir arkadaş yirmilerinin sonlarında diyeyim J Samimi, güler yüzlü, tanıdığım tüm
Antep’liler gibi mesleğinden bahsederken gözlerinin içi parıldıyor ve karşısındaki
insana sanki aileden biriymişçesine içten ve sıcak davranıyor J Ki ben özellikle şunu belirtmek
istiyorum, İbrahim Usta ile sohbet edip onu tanıdıkça Halil Usta’nın Usta’lığına
daha da çok saygı duydum! Sonuçta pek çok baba iyi birer evlat yetiştirmiştir
ama çok az Usta, iyi Çırak yetiştirmiştir…
İbrahim Usta, Metro Gross Market’teki şubenin 4 yıldır başında
ama yaklaşık 15 yıldır işin içinde. Et nereden ve nasıl alınır, nasıl işlenir, o
dillere destan salata nasıl aynı kalite ve lezzette yapılır ve her şeyden
önemlisi Türkiye’ye mal olmuş Kebapçı Halil Usta markası nedir ve NE DEĞİLDİR
bunu çok iyi bilen birisi! İşin her aşamasında olmasının yanında Antep’in tanıtımı
ile ilgili pek çok kurum ve kuruluşta aktif görev aldığını, Antep’te Üniversite’de Gastronomi bölümünde
yerel lezzetler dersine girdiğini de belirtmek isterim J
Tabi İbrahim Usta daha farklı şeyler de yapmak istiyor
bununla ilgili denemeler de yapıyor ama çok şükür bunları Kebapçı Halil Usta markası
ile değil daha farklı kanallardan sunmaya çalışıyor…
Biz saatlerce sohbet ettik ve sanki yeni tanıştığım birisiyle
değil de uzun zamandır görüşmediğim eski bir dostum ile karşılaşmış gibi
hissettim bunu belirtmek isterimJ Tabi bu
güzel sohbetin arasında Halil Usta’nın yanına da gittik ve yemeği orada yedik! Halil
Usta ile aynı masaya oturup sohbet etmek nasıl desem benim için bir Şebnem
Ferah bir Tarkan ile aynı masaya oturmak gibi bir şeyJ Ustam sağolsun ortaya tüm
çeşitlerin olduğu karışık bir tepsi yaptırdı hata bazı etleri bizzat kendisi
doğradı J Bizzat Halil
Usta’nın elinden et yemek nasip oldu ya J
Etler ızgara yapılmış salçalık köz biber ile birlikte sunuldu
ve her biri ayrı güzel olan küşleme, acılı kıyma, soslu kuşbaşı, yağlı parça ve
tarak vardı! Tepsideki tüm etlerin çok çok iyi olduğunu ama özellikle yağlı
parça ve tarağın muhteşem ötesi olduğunu belirtmek isterim!
Normalde masaya tırnaklı pide gelir ama bizim masaya üzerine zeytinyağı
ve isot gezdirilip tekrar fırına verilmiş sıcak tırnaklı pide getirdiler ve offff
ki nasıl offff! Şöyle söyleyeyim bu yağlı pide benim bugüne kadar yediğim çoğu
lahmacundan daha lezzetliydiJ Halil Usta’ya
giderseniz mutlaka yağlı ekmek isteyin, bayılacaksınız!
Şimdi gelelim o dillere destan salataya… Şimdi elbette
salatanın tam formülünün veremem ama biraz ipucu verebilirim! Salatanın
malzemesini yiyen herkes biliyor bunda gizli bir şey yok domates, salatalık,
marul, soğan ve maydanoz! Ama bu salatanın sırrı ayrı bir kapta hazırlanan
suyunda! Hatta bence ayrı bir bardakta benim yaptığım gibi bu salatanın suyundan
için ve damağınız şahlansın! İşte o muhteşem salata suyunda çekilmiş domates, isot,
pul biber, kuru nane ve kekik ile nar ve sumak ekşili özel bir karışım var! Tam
formül veremiyorum ama buna yakın bir şeyJ Ki yiyen
bilir Halil Usta’ya sırf salatası için bile gidilir!
İbrahim Usta, yıllar önce işin başına geçtiğinde ilk olarak
salataya el atmış ve ayçiçek yağı ile yapılan salatayı daha sağlıklı olur diye zeytinyağı
ile tekrar yapmış ve sonuç fiyasko! Evet, tam bir fiyasko! Hatta zeytinyağı
daha sağlıklı bunu zeytinyağı ile yap diyen bile yiyememiş ve tekrar ayçiçek
yağına dönmüşlerJ
İbrahim Usta’m ile yiyerek, konuşarak bir öğleden sonra
geçirdik, artık ünü Türkiye sınırlarını aşan Kebapçı Halil Usta markasından, kendi
yaptıklarından, Antep’ten, İstanbul’dan, gelecek planlarından havadan sudan
dağdan gölden sohbet sohbeti açtı saatler geçti ki o keyifli sohbet de burada paylaşılmıyorJ Yani inanın sanki daha geçen hafta
Antep’teymişim gibi geliyor! İbrahim Usta’m keyifli sohbetin ve o muhteşem
sofra için tekrar tekrar teşekkür ediyorum, tekrar görüşmek dileğiyle…
Gelelim yeni tatlı ve tatlıcılarımıza… Gaziantep denildiğinde
aklan ilk gelen şey baklavadır ve Türkiye’deki tüm ünlü baklavacılar Antep’ten
çıkmadır! Fakat son iki yılda Antep’in simgesi olan baklavanın yanına yeni
nesil kadayıf ve künefeciler de eklendi! Hatay ile özdeşleşmiş olan künefe adeta
yaşarken yeniden doğdu ve artık Antep denildiğinde baklavanın yanında kadayıf
ve künefe de anılır oldu!
İşte bu yeni nesil künefecilerin en iyilerinden birisi de
Cumba Künefe! Mayıs ayında Antep’e gittiğimizde aklımızda Cumba Künefe’de bir
akşam künefe yemek vardı. Üstelik hem ben hem de benden ayrı araştırma yapan
öğrencilerim Cumba Künefe’ye gidelim demiştik J
Sağ olsun Elmacı Pazarı Güllüoğlu’ndan Murat Güllü ve Akşam
Simit’ten Harun Usta’m ayrı ayrı Cumba Künefe’nin her şeyi olan Coşkun Ustam’ı
arayıp haber vermişlerJ CoşkunYaycı, Cumba Künefe’nin sadece ortağı değil aynı zamanda o canım tariflerini
bulan eli lezzetli Usta’sı! Cumba’ya gelip o muhteşem künefeyi tadanlardan Günaydın
Steakhouse’ların sahibi Cüneyt Asan’ın ifadesiyle “İşini aşkla yapan işine âşık
işine yüreğini koyan” birisi Coşkun Usta’m.
Şimdi künefe yeni bir tatlı değil hatta künefe denildiğinde neredeyse
herkesin aklına Hatay – Antakya gelir Gaziantep nereden çıktı derseniz,
Gaziantep’te yapılan künefenin Antakya ile alakası yok derim! Hatta künefe
yaşarken yeniden daha da güçlü doğdu desem yeridir! Sadece Cumba’da 35 çeşit
künefe yapılıyor düşünün artık! Kadayıf arası kaymaklı, Antep fıstığı ezmeli,
hatta hiç kadayıf kullanmadan fıstık ezmesi hamuru arasında kaymak, dondurma
kullanarak yapılan bir künefe var ki of offf! Yok, ben künefedir kadayıftır
sevmiyorum derseniz fıstık ezmesi arasına kesme Maraş dondurması kullanılarak
yapılan bir dondurma sunumu var ki yani görüntüsü bile yeter yemeye
kıyamazsınız ama yersiniz elbette J
Mayıs ayında Antep’e MEB’nın Robot Yarışmaları için öğrenci
ve öğretmenlerden oluşan 11 kişilik bir ekip ile gittik ve ikinci akşamımızda büyük
bir beklentiyle tatlımızı yemeye Cumba Künefe’ye gittik. Coşkun Usta’m bizi
karşıladı, hemen masamız ayarlandı. Cumba’da künefe yemeye giderseniz önce masaya
yanında meyvelerle güzel bir kaymak geliyor ki bu kaymağın tadına bakmanızı
şiddetle tavsiye ediyorum!
Sürahi ile soğuk süt geliyor ki katmerde olduğu gibi künefenin de eşlikçisi sütmüş öğrendikJ Eğer biraz fıstık yiyelim derseniz fıstık ocakta ısıtılıp sıcak sıcak masaya getiriliyor ki biz bayıldıkJ
Sürahi ile soğuk süt geliyor ki katmerde olduğu gibi künefenin de eşlikçisi sütmüş öğrendikJ Eğer biraz fıstık yiyelim derseniz fıstık ocakta ısıtılıp sıcak sıcak masaya getiriliyor ki biz bayıldıkJ
Gelelim künefelere biz Coşkun Usta’mın tavsiyesi ile onun
seçtiği 3 künefeden yedik Ustam sağ olsun kendi elleriyle hazırlayıp sundu bize
ve gece boyunca o meşguliyeti içinde defalarca yanımıza gelip ilgilendi
bizlerle! Ben son mide boşluğuma kadar dolu olduğum için üç künefenin de tadına
baktım ama benim öğrenciler sonuna kadar yedi ve kendi ifadeleriyle “Bugüne kadar
yedikleri en iyi künefe” idi!
Şimdi burada Coşkun Usta’ma özel bir teşekkür etmem lazım! Cumba’da
yedik içtik eğlendik hesabı ödeyip müsaade istedik Coşkun Usta’m sağ olsun
kapıya kadar uğurladı. Kaldığımız okulun pansiyonuna nasıl gideriz otobüs geçer
mi taksi mi tutalım derken Coşkun Usta’m bir dakika dedi benim iki aracım var sizi
hemen bıraksınlar deyip telefona sarıldı ve 5 dakika sonra iki araç da kapıya
yanaştı. Biz bu inceliği halen konuşuyoruz arada, ben zaten bu bölgeye
defalarca gelmiş birisiyim ama Trakya’da doğup büyümüş öğrencilerim ilk defa bu
bölgeye geliyorlar ve aileleri maalesef Gaziantep’te olan terör saldırıları
sebebiyle gönülsüzdü ve çocuklar Gaziantep’ten her anlamda çok memnun dönünce hepsinin
bakış açısı değişti! Nezaketin için tekrar teşekkürler Coşkun Usta’m…
Tabi ertesi gün tekrar aradı Coşkun Usta’m konuşamadık dedi,
davet etti bu defa gündüz gözüyle sakince oturup uzun uzun sohbet edebildik. Coşkun
Usta’m yılların künefecisi ama bu noktaya gelmesi kolay olmamış, daha doğrusu
miras değil alın teri desem daha doğru! Cumba Künefe öyle aileden kalma değil
yıllar önce farklı bir bölgede birkaç masalık küçücük bir dükkân ile başlamış
ve hep üstüne ekleye ekleye gitmiş. Cumba’da iki ortaklar hatta Cumba’nın
karşısında bir de Cumba Kuruyemiş var orası ortağına ait öyle söyledi Coşkun
Usta’m. Şu an ki yerine geçtiğinde neredeyse iki yıl eve gitmemiş desem yeridir
tüm zamanını varını yoğunu Cumba Künefe’ye vermiş Coşkun Usta’m ve bence karşılığını
da almış! O künefelerin bir tadına bakın, ocakta pişmesini şerbet verilmesini
izleyin ne demek istediğimi tam olarak o zaman anlarsınız…
Esnaflığı, misafirperverliği, samimi ve içten sohbeti ve her
şeyden önemlisi o muhteşem ötesi künefeleri için Coşkun Usta’ma bir kez daha
teşekkür etmek istiyorum, tekrar görüşmek üzere…
Tekrar Kebapçı Halil Usta’nın yakınlarındayız ama bu sefer
doymak için değil atıştırmak için bu bölgedeyiz. Kebapçı Halil Usta’nın önündeki
yoldan biraz gidip Dukat Beyran’ı geçip ilerleyip küçük bir ara sokağa girdiğinizde
az ileride sol köşede Kebapçı Muzo’yu göreceksiniz, hah işte aradığımız yer
burası!
Kebapçı yazdığına bakmayın burası salaş, üç beş masa plastik sandalyenin bir de ufak bar şeklinde duvar dibinde masaların olduğu el kadar dükkân ama burada muhteşem bir şey yapıyorlar, adı boğazaltı!
Kebapçı yazdığına bakmayın burası salaş, üç beş masa plastik sandalyenin bir de ufak bar şeklinde duvar dibinde masaların olduğu el kadar dükkân ama burada muhteşem bir şey yapıyorlar, adı boğazaltı!
Önce Muzo Beyden bahsedeyimJ Hani öyle
aman aman hoşgeldiniz ne iyi ettiniz de geldiniz diyen birisi değil! Hatta yeni
gelen popülerlikten sonra şaşırmış, hatta ve hatta sıkılmış gibi geldi!
Yıllarca kendi halinde mahallede esnafa iş yaparken İstanbul’dan gelen eli
telefonlu gençlerin hmm diyerek yiyip yiyip çekmesi sosyal medyaya atması Muzo
Ustamı şaşırtmış gibi geldi bize J Ama hayır
yanlış anlaşılmasın ekşi suratlı birisi değil ama alışamamış bu duruma belliJ
Gelelim boğazaltına, hayvanın boğaz altı bölgesindeki yumuşacık
yağlı bir tür fındık uykuluk etinden şişler hazırlayıp dürüm yapıyorlar. Hatta
bize tavsiye edildiği gibi sizde boğazaltının yağını dengelemek için iki şiş
boğazaltına bir şiş tavuk ekletin ki yediğinizden bir şey anlayın! Şişler
ocakta piştikten sonra tezgaha alınıp çekiliyor, yeşillik, baharatlar ve nar
ekşisi gezdirildikten sonra zırh ile kıyılıyor! Biz 3 arkadaş fazlasıyla toktuk
o yüzden 3 yarım istedik, bizim karışım yarım tırnaklı pideye hazırlandı,
yanında ayran ile güzel gittiJ
Tabi şunu belirteyim Kebapçı Muzo pek yol üstünde değil zaten
Antep’in kenar bir bölgesinde daha da ara bir sokakta ama yolunuz Dukat Beyran
veya Halil Usta taraflarına düşerse deneyin derimJ
Antep’teki son keşfim ise başta sevgili Murat Güllü, artık
tüm Türkiye’nin tanıdığı @endermutfakta ve @kangurular’ın aktif üyesi güzel
insan Erdi (@yiyomyiyomdoymuyom)’nin Harun Usta kral adamdır mutlaka yanına
uğra dediği, Dukat Beyran!
Son bir yıldır yeme içme hesaplarında sıkça Antep’ten beyin
kavurma ve et kavurma videoları paylaşılıyor, denk gelmiştir belki! İşte bunlar
hep Dukat Beyran’dan yapılan paylaşımlar! Harun Usta’m yaklaşık 30 yıl Antep’in
en iyi beyrancılarından Metanet’te Ustalık yapmış 5 yıl önce de kendi yerini
açmış. Metanet’in aksine Dukat sadece beyrancı değil kebaplar, lahmacunlar
hatta ara ara katmer dahi yapıyor en azından sosyal medyada paylaşımlar gördüm!
Ben gitmeden önce kendisinin instagram hesabı üzerinden mesajlaşmıştım
şimdi gidip te dükkân kapalı olur veya Harun Usta’m bir yere gider diye benim
gideceğim gün oradaymış ve benim instagram profilimdeki küçücük profil
fotoğrafımdan tanıdı daha dükkana girer girmezJ Yılların
Ustası esnaf adam işinin başında beyrandır, beyin kavurmadır bizzat kendisi
hazırlıyor.
Harun Usta’m geçen yıl dükkânı yenilemiş aynı caddede daha
şık bir dükkan açmış içerisi geniş ve ferah. Tabi ben zaten sabah gittim Harun
Ustam hemen beyin kavurma yaptı ki ben en çok bunu merak ediyordum. Beyran için
kullanılan tasın dibine iç yağı üzerine kelle paçada kullandığı az pişmiş
beyinden koydu sonra doğru yüksek ateşli ocağa biraz da baharat hepsi bu! Siz
sadece yanında gelen limonu biraz damlatın ve o caanım tırnaklı pideyi bana
bana yiyin!
Yani yazarken bile ağzım sulandı öyle bi güzellik anlatılmaz yenirJ Yani şöyle tarif edeyim ne tam et ne tam krema ne tam beyin hepsinin bileşimi J Önden mutlaka ama mutlaka tadına bakın…
Yani yazarken bile ağzım sulandı öyle bi güzellik anlatılmaz yenirJ Yani şöyle tarif edeyim ne tam et ne tam krema ne tam beyin hepsinin bileşimi J Önden mutlaka ama mutlaka tadına bakın…
Sonra tabi beyin kavurma kesmez Harun Usta’mın beyranına sıra
geldi beyran Metanet ile aynı şekilde yapılıyor ama Harun Ustam içine az biraz
ilik suyu katıyor ki o ilik lezzetine lezzet katıyor! Açıkçası şu ana kadar
yediğim en iyi beyrandı ve artık beyran için başka yere gitmeyi pek düşünmem
desem yeridir J
Karnım doydu ve çok mutluyumJ Şimdi
rahat rahat sohbet edebiliriz! Harun Usta’m sağ olsun hem işinin başında siparişleri
tek tek hazırlıyor hem de bir yandan benimle sohbet etti o meşguliyetinin
içinde. Harun Usta’m eski ustalardan yıllarını vermiş bu işe dile kolay 30
yıllık Usta! Ben 30 yıl sonra nasıl olurum bilemiyorum ama o işinin başında
etin seçilmesinden pişirilmesine, et ve kelle suyunun hazırlanmasına kendisi
ilgileniyor. Beyran için et suyu kaynatıyor ama bu et suyunu paça yaparken
kullanmıyor kelle paça için ayrı su kaynıyor ve bildiğiniz saatlerce kaynıyor
bu sular.
Ben kelle paçayı tadamadım hatta Harun Usta’m sağ olsun hazırlayayım dediğinde hayır demek zorunda kaldım ayıp oldu ama bir dahaki gidişime mutlaka denemek istiyorum J Harun Usta’m o muhteşem beyin kavurma ve leziz beyran için tekrar teşekkür ediyorum, görüşmek dileğiyle…
JAntep, hiç bitmeyen lezzet durağı, her sokağı her dükkânı ayrı güzellikle barındıran güzel şehir! İlk fırsatta tekrar gelmek hem dostlarla hasret gidermek hem de o tadı damakta kalan lezzetlerini tekrar tatmak dileğiyle, bir sonraki ziyaretime kadar Hoşça kal…
Ben kelle paçayı tadamadım hatta Harun Usta’m sağ olsun hazırlayayım dediğinde hayır demek zorunda kaldım ayıp oldu ama bir dahaki gidişime mutlaka denemek istiyorum J Harun Usta’m o muhteşem beyin kavurma ve leziz beyran için tekrar teşekkür ediyorum, görüşmek dileğiyle…
JAntep, hiç bitmeyen lezzet durağı, her sokağı her dükkânı ayrı güzellikle barındıran güzel şehir! İlk fırsatta tekrar gelmek hem dostlarla hasret gidermek hem de o tadı damakta kalan lezzetlerini tekrar tatmak dileğiyle, bir sonraki ziyaretime kadar Hoşça kal…
Antep'i özlemişiz yahu, yazı iyi geldi!
YanıtlaSil