IWSA yani International Wine& Spirits Academy Mey İçki’ye bağlı başta turizm ve alkollü içecek sektörü çalışanlarına
eğitim ve bilgi vermek amacıyla, aynı zamanda benim gibi hobi olarak bu alana ilgi
gösterenlere yönelik eğitimler vermek amacıyla kurulmuş bir Akademi. IWSA’de
MSA, USLA vb. akademiler gibi Milli Eğitim Bakanlığı onaylı profesyonel
eğitimler de veriyor. Tam olarak hatırlamıyorum ama eylül ekim gibi sanırım bir
yeme içme dergisi veya Milliyet veya Hürriyet’in hafta sonu eki sayesinde kendilerinden
haberim oldu. Internet sitelerini ilk incelediğimde etkinlik takvimi çoğunlukla
boştu ama artık her ay her hafta değişik etkinlikleri oluyor takip etmenizi
öneririm.
Mail listelerine kaydolursanız
etkinlik bilgilendirme mailleri düzenli olarak geliyor ama bu maillerde fiyat bilgisi yer almıyor, bu bilgiyi telefon ile öğrenebiliyorsunuz. IWSA MSA'da olduğu gibi etkinliklere katılım için Biletix üzerinden bilet satmıyor bizzat başvurmanız gerekiyor. Ben etkinlikler ve kayıt için Pelin Hanım ile görüşüyorum, sağ olsun kendisi her seferinde sorularımı cevaplayıp yardımcı oluyor.
24 Mart Salı günü saat 19 – 21
arasında gerçekleşen etkinlik şaraptan ziyade daha çok peynir konulu bir
etkinlikti. Cihangir’de bulunan Antre Gourment’in saygıdeğer kurucuları Berrin
Bal Onur ve Neşe Biber Hanımların bizler için Türkiye’nin 7 bölgesinden
seçtikleri 7 ayrı peyniri Mey İçki’den Ayça Budak Hanım 7 ayrı şarap ile
eşleştirmiş. Aslında öyle aman aman çok şarap seven şaraptan çok anlayan birisi
değilim ama hem IWSA etkinlikleri hakkında fikir sahibi olmak hem de özellikle
peynir şarap uyumu konusunda temel bilgileri almak için etkinliğe katıldım.
Yazının devamına geçmeden önce belirteyim şarap konusunda çok bilgili, çok
meraklı birisi değilim bu yazının esas konusu peynir ama tattığım şaraplar
konusunda kişisel yorumumu belirteceğim…
IWSA çok kolay ulaşılabilecek bir
yerde, Mecidiyeköy metrobüs ve metro durağından kolayca görülebilen MarriotHotel’in girişi ile komşular. Bekleme bölümünde şarap fıçıları ile güzel bir duvar
döşemesi yapılmış, ayrıca rakı kadeh ve şişelerinden bir vitrin oluşturmuşlar,
beklerken güncel yeme içme dergilerini karıştırabilir kütüphanedeki kitapları
inceleyebilirsiniz. Mey bir içki firması olduğu için kendi barları var sanırım değişik
türde eğitimler ve etkinlikler için düşünülmüş. Beklerken diğer katılımcılar
ile kısa da olsa tanışıp sohbet etme imkanımız oldu. Instagram’da takip ettiğim
@burcce kullanıcı adlı Burçe Tatar Hanım gerçekten çok sıcakkanlı ve mütevazi
birisi. Bloğunu ve Instagram hesabını yarı iş yarı hobi olarak idare ediyormuş
ve ikisinde de on binlerce takipçisi var. Sanırım MSA’da bir dönem eğitmen
olarak da çalışmış etkinlik sonrası Instagram hesabını tekrar inceledim fazlasıyla dolu birisi.
Etkinlik saati geldiğinde ikinci
katta bulunan sınıfımıza geçtik. İki kişilik masalarda jelatin ambalajla
kapanmış peynir tabaklarımız, her bir şarap için ayrı kadehler, etkinlik, IWSA ve
Antre Gourment broşürlerinin olduğu dosya, not almamız için kalem ve defter
hazırlanmıştı. Etkinlik için hazırlanan sunu çıktı alınmış ve her bir slaytın yanında
not almak için bölümler eklenmiş.
Etkinlik tanışma ile başladı Berrin,
Neşe ve Ayça Hanımlar kısaca kendilerini tanıttılar. Sonra bizler kısaca kendimizi
tanıttık, isimlerimiz mesleğimiz en sevdiğimiz peynir türleri ve etkinliğe
katılma amacımızı paylaştık. Katılımcılar arasında Instagram’da takip ettiğim @pembegurme, @gezginsincap
rumuzunu kullanan Vatan gazetesi eski yazarlarından aynı zamanda Küçük Oteller kitabının
yazarlarından Mutlu Tönbekici gibi tanıdık isimlerde vardı.
Berrin ve Neşe hanımlar ilk önce peynirin
üretim sürecini görmek ve değişik peynirleri bulmak için yaptıkları gezileri
özetleyen yaklaşık 5 dakikalık bir video izlettiler. Özellikle Kars’ta geçen
bölüm zaten buraya olan ilgimden dolayı çok hoşuma gitti. Bu video aslında bu
iki Kadının amaçlarının sadece peynir satmak olmadığını gerçekten bu işe emek
verdiklerini gösterdi, imrenerek izledim. Video sonrası izlediklerimiz hakkında
açıklamalar yaparak sunuma geçtiler. Şimdi size tüm sunumu anlatmam gereksiz ve
anlamsız ama kısaca peynir nedir? Tarihçesi, kısaca peynir yapım aşamaları bu
aşamalarda nelere dikkat edildiği noktalarına değindiler.
Peynir özetle inek, koyun, keçi vb.
hayvanlardan elde edilen sütün pıhtılaşması, suyundan ayrılması, türüne göre
tuzlanıp olgunlaştırılması ile elde edilen fermante bir ürün. Ortalama olarak 1
kilo peynir elde etmek için 10 kilo süt kullanılıyor. Bu süt miktarı peynirin
türüne, yapım aşamalarına göre 15 kilo veya daha fazla olabiliyor. Peynirin
yapım süresi birkaç haftadan aylara kadar varan sürelere çıkabiliyor ve çok hassas, emek isteyen
özel aşamalar geçirebiliyor. Hani bazen bende dahil hepimiz insaf ya yarım kilo
peynir için bu rakam çok değil mi diyoruz ama biraz bilgi sahibi olunca çok
değilmiş dedim!
Yaklaşık 2500 çeşit ayrı peynir
türü olduğu, bu çeşitliliğin sebebinin ineğin, koyunun, keçinin türü, otladığı
mera, peynirin mayalanma süreci, mayalanma ortamı hatta peynirin yapılıp
dinlendirildiği bölge, mevsim, doğa koşulları gibi faktörler olduğunu, her kültürün farklı bir
peynire dönüştüğünden bahsettiler. Peynir konusunda maalesef devlet kurumlarının
sürekli yönetmelik değiştirmeleri, bu yönetmelik hazırlanırken çoğunlukla masa
başında yapılması peynir üreticileri ve peynir kültürleri dikkate alınmaması
gibi durumların yöresel peynirler konusunda bazı sorunlara neden olduğunu
belirttiler. Misal çoğu köyde peynirin olgunlaştırıldığı odaların zeminin
yönetmelik gereği fayans yapıldığı ama üreticilerin peynirin havalanması için
zeminin toprak olması gerektiğini söylediklerini belirttiler. Eski köylerde
halen doğal maya kullanılsa da ziyaret ettikleri çoğu köyün artık peyniri hazır
maya ile yaptığını belirttiler. Aslında işin en önemli kısmı bu kültür kısmı,
yani siz aynı yöntemle Edirne’nin en güzel yaylarında en iyi inekleri otlatıp
en iyi en iyi otları da kullansanız Van Otlu peynirini elde edemiyorsunuz. Kars’ın
en temiz yaylalarında en iyi koyunları otlatıp en iyi sütü de alsanız İzmir
Bergama tulumu olmuyor mutlaka tadından bir farklılık oluyor.
Bu bilgilerden sonra şarap
şişesinden yapılan peynir tabağımızın üzerindeki jelatinleri yırtarak açtık. Bu
esnada masamıza beyaz ve esmer ekmek dilimleri servis edilip sıra ile
kadehlerimiz doldurulmaya başlandı. Tadım sırasına göre peynir ve şarap ismi slaytlarda
yansıtıldı. Her bir peynir, özellikleri bu peynirin neden seçildiği Berrin ve Neşe
Hanımlar tarafından açıklandı. Ayça hanım ise peynir ile hangi şarabı neden
eşleştirdiğini teker teker açıkladı. Malum peynir oda sıcaklığında çok beklemez
o nedenle etkinliğin ikinci saati boyunca sıra ile peynir ve şarap tadımı
yaptık.
İzmir-Bergama bölgesinden bir tür
tam yağlı koyun ve az miktarda keçi sütünden üretilen Bergama Tulum peynirini Allure
Sauvignon Blanc beyaz şarabı ile tattık. Bergama tulumu zaten sevdiğim bir
peynir türüydü ki tattığımız peynirde kaliteli bir peynirdi hafif keskin bir
beyaz şarap ile uyumluydu. Eğer daha önce tatmadıysanız doğu bölgelerinin
ağızda dağılan tulumlarının aksine biraz daha sert bir kıvamı var ama kaliteli
bir Bergama tulumu kahvaltı sofrasında veya şarap ile güzel gidiyor.
Karadeniz bölgesinden bir tür
inek peyniri olan Külek Peyniri ile Allure Beyaz Kalecik Karası, 2014 şarabı ile
tattık. Bu peyniri ilk defa denedim, Koleti peynirinin arasına bölgenin süt loru
minci konularak ahşap kovalara basılıp üretilen bir peynir türüymüş. Yarı yumuşak
yarı sert ilginç bir peynir karışım olduğu için ısırdığınız zaman değişik
dokular ve tatlar alabiliyorsunuz ama bana göre öyle baskın çok etkileyici bir
tadı yok. Şarap konusunda Allure Beyaz Kalecik Karası hafif tatlı pembemsi bir
şarap olduğu için ben çok beğendim ilk fırsatta bir şişe almayı düşünüyorum.
Her ne kadar etkinlik programında
İsli Abaza peyniri dense de bir karışıklık sonucu benzer tatta olan İsli Çerkez
peynirini denedik. Koceli-Sakarya bölgesinden bir tür inek peyniri olan orta
sertlikte, örgü biçiminde bir peynir. Peynir üretildikten sonra uzun süre
dayanması için meşe ve fındık kabukları ateşinde tütsüleniyor. Tütsülenme işleminin
standart bir süresi yok yapıldığı bölgeye göre değişiklik gösterebiliyor. İsli
Çerkez peyniri daha önce de denediğim ve sevdiğim bir peynir türü ama bu
tadımda gelen peyniri biraz sıradan buldum kötü değildi ama daha iyisini
yemiştim, daha baskın karakterli bir tadı olmasını beklerdim. Bu peyniri Kayra Vintage
Barrel Fermented Chardonnay Sur Lie 2012 ile birlikte tattık Ayça Hanım bu
şarabın islenmiş meçe fıçılarda bekletildiği için isli bir peynir ile eşleştirdiğini
belirtti. Gerçekten de şarabı içerken hafif bir is aroması alıyorsunuz, bu tarz
şarapları seviyorsanız denemenizi tavsiye ederim.
Mersin’den koyun ve keçi sütü
karşımı ile yapılan ve beze sarılarak olgunlaştırılan Mersin Bezde tulumunu
Terra Kalecik Karası 2013 şarabı ile denedik. Adını ilk defa duyduğum Mersin
Yörüklerinin yaylalarda yaptıkları bu peyniri ben ve neredeyse tüm katılımcılar
çok beğendik hatta Antre Gourment’e sırf bu peyniri almak için gitmeyi
düşünüyorum. Tat ve kıvam olarak Bergama tulumuna benzeyen ama kendine has
karakteristik bir tadı olan güzel bir peynir. Yine ilk defa denediğim Terra
Kalecik Karası da iyi bir beyaz şarap.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden bir
tür koyun peyniri olan Urfa peynirini Ruffino Chianti, Docg 2013 şarabı ile
denedik. 5-7 cm çapında topaç şeklinde beyaz sert bir peynir, mayalandıktan
sonra bez torbalarda süzülüp salamura yöntemiyle korunması için tuzlanıyormuş. Açıkçası
bu peynir şaraptan ziyade daha çok poğaça, pide için daha uygun J Tuzlu olduğu için baskın
bir tuz tadı alıyorsunuz ve şarabın tadını bastırıyor. Yanlış anlaşılmasın
tabiri caizse tuz çorağı demiyorum ama tuz tadı biraz baskın. Yemeden önce
yaklaşık yarım saat hafif ılık bir suda bekletilip fazla tuzu alınabilir biz
evde genelde tuzlu peynirler için böyle yaparız. Kahvaltı, börek, pide, poğaça
için aklınızda olsun ama şarap için pek uygun değil. Gerçi daha önce denediğim
bir rokfor peynirde bana bayağı tuzlu gelmişti damak tadınıza göre şarap ile
sevebilirsiniz de.
İç Anadolu Bölgesi’nden Konya-Karaman’ın
bir tür koyun peyniri olan Divle Obruk Tulumunu Kayra Versus Cabernet Franc
2012 şarabı ile denedik. Benim ve sanırım çoğu katılımcının ilk defa denediği
tadı güzel bir peynir. Yağlı ve hafif sert bir peynir yapıldıktan sonra bir tür
çukur mağara olan obruklarda 4 ay kadar olgunlaşması için bekletiliyor. Berrin
ve Neşe Hanımlar bu obrukları gezmiş çok ilginç bulmuşlar. Hatta peynirin
orjinalinin dışında sert kırmızı bir kabuk olduğunu görünümünün ve sunumunun da
çok güzel olduğunu belirttiler. Ben hem obruk tulumunu hem de eşleştirilen
şarabı çok beğendim.
Doğu Anadolu Bölgesi’nden Kars’ın
bir tür yağlı inek peyniri olan Boğatepe Kars Gravyeri’ni Hugel & Fils
Gewurztraminer 2012 kırmızı şarabı ile denedik. Kars gravyeri tam yağlı inek
sütünden yapılan 12 ayda olgunlaştırılan dışı sert içi nispeten hafif yumuşak altın
sarısı tat ve doku olarak sert eski kaşara benzeyen güzel bir peynir türü, bu
tadımda denediğimiz peynir de son derece güzel bir peynirdi. Eski kaşar
peynirini çok seven ben bu peyniri zaten çok beğenirdim şarap ile de son derece
uyumlu. Bu peyniri Rus işgali süresince Rus askerlerinin köylülere
öğrettiklerini duymuştum Berrin ve Neşe Hanımlar ise Rusların daveti üzerine
İsviçrelilerin ilk mandıraları kurup peynir yaptıklarını anlattılar. Eğer sert peynir
türlerini seviyorsanız aklınızda olsun…
İki saati biraz aşan etkinlikte
hem değişik peynir türlerini özenle seçilen şaraplar eşliğinde denedik hem de benzer ilgi alanı olan insanlarla tanışmak için bir fırsat oldu. Berrin, Neşe ve
Ayça Hanımlar son derece akıcı ve güzel anlatımlarıyla hiç sıkmadan gerekli
bilgileri aktardılar, sorularımızı cevapladılar kendi adıma çok memnun kaldım. Etkinlik
bitiminde ayrılırken Pelin Hanım büyük kapalı bir zarf verdi otobüse yetişmek
için acelem olduğu için bakmadan hızla çıktım. Otobüste zarfı açıp baktığımda
katılım belgesi sandığım şeyin fatura olduğunu görünce şaşırdım ve komiğime
gitti. Güzel bir etkinliğin sonunda en azından MSA etkinliklerinde olduğu gibi
hatıra olarak bir katılım belgesi düzenlenmesi daha doğru olur diye
düşünüyorum…
Yorumlar
Yorum Gönder