Kapadokya: Balon turu – Ürgüp

Evet peri bacaları etkileyici her yerde göremeyeceğiniz farklı bir coğrafya, evet çömlek yapmak zevkli ama günümüzde Kapadokya denildiğinde akla gelen neredeyse ilk şey balon turu oluyor! Kapadokya dünyanın sayılı balon turu güzergâhlarından biri kabul ediliyor! Hayır bunu abartı şeklinde yorumlamayın çok sayıda yabancı gezi bloğunda ilk 10’da hatta ilk 5’te ki bizzat bu turu yapınca balon turu hakkında söylenen şeylerin az bile kaldığını gördüm! Her güzelin bir kusuru olduğu gibi balon turunun da bir kusur var, öyle 40 50 liraya yapabileceğiniz bir aktivite değil! Hatta ailecek yapalım derseniz oldukça pahalı bile kalabilir! Peki ödediğiniz paraya değer mi? Derseniz cevabım kesinlikle evet olur…

Ben Kapadokya’ya gelmeye kara verdiğimde Kapadokya konulu seyahat yazılarını, gezginlerin bloglarını okumuş oradan tavsiye edilen birkaç firmayı not etmiştim… Royal Balloon ve Urgup Balloons iyi yorumlar alan şirketler… Firmaların internet sitelerini inceledim turlar ve diğer konularda yazılanları okudum, sonra telefon ile görüştüm ve 350 lira olan fiyatı bana daha makul geldiği için Ürgüp Balon’da yer ayırttım, seyahat tarihim ve kişisel iletişim bilgilerimi alıp belirtilen hesaba 50 lira kaparo göndermemi istediler. Tabi şunu da belirteyim kişi sayısı arttıkça fiyat konusunda yardımcı oluyorlar! Evet biliyorum ucuz değil ama ömrünüzde bir en fazla iki defa yapacağınız bir şey için çok da sayılmaz!

Balon turundan bir gün önce beni tekrar aradılar ve otelim hatta oda numaram hakkında bilgi istediler ve turun olduğu gün sabah saat 04:30’da hazır olmamı söylediler. Ben saat 4 gibi kalktım el yüz yıkama giyinme derken bi 15 dakika geçti otelin avlusunda beklemeye başladım. Hava ışıklarında etkisiyle hafif kızıl gibi çok soğuk değil ve ağaçlarda tüneyen ötücü kuşların sesini rahatlıkla duyabiliyorum! Tabi bu saatte duyduğunuz tek ses kuş sesi değil vızır vızır gezen minibüs seslerini de duyuyorsunuz. Kapadokya’da onlarca balon firması var ve her firmanın 3 - 4 ayrı balonu aynı anda havalanıyor diyebilirim haliyle otelleri dolaşıp tek tek müşteriler toplanıyor ve erken saatte bile yoğun bir trafik oluyor. Tam 04:30 gibi Ürgüp Balon’un servisi gelip beni aldı, birkaç otelden daha müşteri topladıktan sonra Ürgüp yakınlarındaki ofise doğru yola çıktık. Minibüsten inmeden önce yakamıza yapıştırmamız için pembe Ürgüp balon etiketleri verdiler, biz pembe grubuz :D bizden başka kırmızı ve yeşil olarak 2 grup daha var. Ofise geçiyoruz önce kendimizi bilgisayardaki excel listesine kaydediyoruz pembe grup 18 kişi zaten bir balon en fazla 20 yolcu kapasiteli. Beklerken çay kahve kek poğaça ile hafif bir kahvaltı yapıyoruz. 15 20 dakika sonra grup grup minibüslerimize geçip Ürgüp’e doğru yola çıkıyoruz. Kısa bir yolculuğun ardından onlarca balonun şişirilip kalkış için hazırlandığı bölgeye geliyoruz ve inanın bu manzara bile çok etkileyici!

Balonumuz 5 bölmeden oluşuyor, ortadaki bölmede pilot ve gaz tüpleri var. Kenardaki 4 bölmede ise 5 er kişilik yolcu bölmeleri var. Balonumuz şişmiş ve kalkışa hazır görevlilerin yardımıyla bölmelerimize giriş yapıyoruz. Pilotumuz kendini ve balonunu tanıtıp özellikle iniş sırasında dikkat etmemiz gereken kuralları hatırlatıyor. Rüzgarın durumuna göre neredeyse her gün balon uçuşları yapılıyormuş.

Uçuşlar sabah erken saatlerde yapılıyor hem güneşin doğuşunu ve manzarayı yakalamak için hem de gün içerisinde sıcaklık farkı nedeniyle oluşabilecek türbülanslardan kaçınmak için böyle yapılıyormuş! Balon turunda sabit bir rota veya iniş yeri yok bu nedenle bir yer ekibi araç ile balonu takip ediyor, pilot telsizle sürekli diğer balonlar ve yer ekibiyle sürekli bağlantı halinde konum bildiriyor böylece olası kazalarında önüne geçiliyor… İnerken de balon sepetinin kenarına tutunarak sırtımızı sağlama alıyoruz çünkü balonda en riskli anlardan birisinin bu iniş kısmı olduğunu söyledi kaptan pilotumuz!

Uyarılar yapıldı hepimiz yerimizi aldık fotoğraf makinalarımız cep telefonlarımız selfie çıbıklarımız hazır veee yavaş yavaş yükseliyoruz hatta peri bacalarına kıl payı sıyırarak yükseliyoruz desem yeridir J Kısa bir süre sonra bir de baktım ki yerden yüzlerce metre yukarıdayız! Etrafımızda bizden aşağıda veya yukarıda onlarca balon var, muhteşem bir duygu! Evet bugüne kadar balın turu ile ilgili onlarca fotoğraf gördüm yazı okudum ama hiçbir yazı veya fotoğraf bu anı anlatamaz eksik kalır öyle güzel bir his… Ki benim yükseklik korkum var ona rağmen insan çok garip bir huzur içerisinde seyrediyor etrafını… Bir yanda yeni yeni doğan güneş bir yanda peri bacalarının vadilerin kasabaların köylerin evlerin sokakların doğanın o eşsiz manzarası bir yanda gökyüzünde olmanın verdiği muhteşem his! İnanın bunu anlatmak için hangi kelimeleri kullansam hangi cümleleri yazsam bilemiyorum yine de tam olarak ifade edemem gibi geliyor!

Standart bir balon turu 60 dakika sürüyor ama bizim balonda 3 4 yolcu 90 dakikalık uzun turdan satın almış onlar sayesinde turumuz daha uzun sürüyor ama hiç birimiz şikâyetçi değiliz J Sepetin benimde içinde olduğum bölümünde 4 kişiyiz, bir bölme tahminen Amerikalı diğer iki bölme ise çekik gözlü dolu! Yok hayır ırkçı değilim milliyetlerinden emin olamadığım için öyle söyledim! Biz Türkler hem fotoğraf çekiyoruz hem de arada makinaları kenara bırakıp manzaraya dalıyoruz veya kaptan pilotumuzla sohbet ediyoruz…

Amerikalı olduğunu düşündüğüm 50 lerindenki grup son derece sakin bir şekilde manzaranın keyfini çıkartıyorlar… Buraya kadar normal de diğer iki sepetteki çekik gözlü grup aman yareppim! Abartmadan diyorum tüm tur boyunca 1 saniye mola vermeden olası tüm açı ve kombinasyonları kullanarak selfie ve fotoğraf çektiler çekildiler! Lan iki dakka durun bi sağa sola aşağıya bakın kaçmıyor ya fotoğrafınız!

Pilotumuz yaşıtım sayılır güler yüzlü bir arkadaş sürekli balonu ve konumumuzu kontrol ediyor ve telsizle irtibatta kalıyor! Ayrıca neşeli bi arkadaş bize şarkılar çalıyor gerçi çaldığı şarkı Titanic’den olunca biraz ürperiyoruz :D Özellikle Perhaps şarkısını çalarken nakarat kısmında alevi körükleyerek eşlik etmesi çok güzeldi :D

Turumuzun sonunda zaten merak ettiğim Paşabağ peri bacaları bölgesine iniş yaptık yer ekibinin yardımıyla bizim balon sepeti bir römorka yüklendi. Kaptanımız balanun tepesini açarak balonu söndürdü yani el frenin çekti! Balonun şişirilmesi kadar söndürülmesinin de ilginç olduğunu belirtmeliyim! Ekibin yardımıyla balondan indik hemen ufak bi stant hazırlandı neredeyse tüm balon turlarının sonunda size küçük bir hatıra sertifika sunuluyor ve bu sırada şampanya patlatılıyor J Şampanyalarımızı keyifle yudumladık, sertifikalarımızı alıp bol bol fotoğraf çektik çekildik şimdi tekrar minibüslerle otellerimize bırakılıyoruz. Ortalama bir balon turu otelden alınmanızdan başlayıp tekrar otele bırakılana kadar ortalama 3 – 3 buçuk saat sürüyor.

Otele dönüyorum duş alıp kendime gelip dinleniyorum. Bugün Ürgüp’e gideceğim Ürgüp minibüsüne daha çok zaman var oturmak olmaz biraz da Göreme’yi gezmem lazım…

Kapadokya bölgesi vakti zamanında halılarıyla meşhurmuş çok sayıda halıcı var öylesine yürürken dikkatim çeken bir dükkana girip içerideki bey ile sohbet etmeye başladım… Dükkanın adı Sultan Carpets sahibi de Ali Bey sağ olsun öğretmen olduğumu öğrenince çay ikram etmek istedi bir yandan çay içip bir yanda da uzun uzun sohbet ettik, açık sözlü ve hoş sohbet birisi… Şimdi can alıcı noktayı baştan söyleyeyim Kapadokya halıları Göreme de dokunmuyormuş! Turizmin patladığı 90 lı yıllara kadar Göreme’de her evde bir halı tezgahı varmış ama artık kimse uğraşmıyor dedi… Kayseri ve Niğde’de halen dokuma yapan insanlar varmış zaten çoğu halı da oradan geliyor dedi ama artık eskisi gibi bu işi yapmak öğrenmek isteyen yok dedi ki şöyle söyleyeyim dükkanda çalışanlar bile Afgan!

Ali Bey açık sözlü birisi sizi saf yerine koyup kandırmaya çalışmıyor halıların çoğu aslında Afganistan’da dokunup geliyormuş evet desenler Türkiye’den gidiyor ama dokuma işi Afganistan’da yapılıyormuş! Sadece Göreme için de değil Sivas halısı bilmem ne halısı diye bildiklerimizin çoğu maalesef artık oralarda dokunup getiriliyormuş! Peki halılar nasıl derseniz güzeller, el dokuması küçük bir halı yaklaşık 200 tl den başlıyor içeride 40 50 yıllık el dokuması yün halılarda var gerçekten güzel desenleri var el dokuması yün halılar! Ben halı almak için bir bütçe ayırmamıştım ama eğer bir daha gelirsen küçük de olsa el dokuması bir halı almak istiyorum… Ali Bey sağ olsun bazı halıları açıp gösteriyor bilgi veriyor uzun uzun konuşuyoruz iki çocuk babasıymış kendi çocukları bile pek istediği noktada değilmiş! Çocukları dil öğrensin istiyor ben yıllar önce bi dünya yol yapıp öğrendim onlara her olanağı sunuyorum isteksizler diyor… Samimi ve içten sohbeti için Ali Beye teşekkür edip ayrılıyorum...

Ürgüp minibüsü biraz gecikiyor maalesef minibüsler zaman çizelgesine sadık değiller keyfi davranıyorlar özellikle sezon dışı zamanlarda daha da savsaklıyorlarmış Sinem söyledi… Kısa bir yolculuktan sonra Ürgüp terminaldeyim. Ürgüp’ü panoramik olarak görebileceğimiz yakınlardaki Temenni tepesine doğru yürüyoruz, hava bayağı sıcak… Temenni Tepesi’nden neredeyse tüm Ürgüp’ü görebiliyorsunuz…


Manzara Benim çok hoşuma gitti çarpık yapılaşmaya kurban olmamış eski havasını koruyor, uzaktan da olsa yeni yapılan konutları görüyorum şehrin renkleri ve dokusuyla uyumlu bir yapılaşma var… Ürgüp’te yaşam halen devam ediyor Göreme gibi otellere teslim olmamış, nostaljik bir Anadolu kasabası görünümünde hatta nedendir bilmiyorum Vizontele filmindeki Van’ın Gevaş ilçesini hatırlattı bana!


Soluklanmak isterseniz buradaki çay bahçesinde oturabilirsiniz ayrıca burada Aslan Gazi türbesi de bulunmakta fakat o gün kapalı olduğu için sadece kapısına kadar gelip bilgi panosunu okuyabiliyorum…

Temenni tepesinden Ürgüp’ün girişi sayılabilecek bölgeye doğru yürüyorum, böylece hep tavsiye edilen Turasan şarap fabrikasını görebileceğim, zaten sonra tekrar terminale kadar gelip yol boyunca sağlı sollu ilgimi çeken ara sokaklara gireceğim…



Ürgüp sokaklarında yürümek bile güzel çünkü evler sokaklar eskiden kalma… Kapadokya bölgesinde eskiden Osmanlı zamanında Müslüman Türkler kadar Gayrimüslim yabancılarda yaşarmış bu sokaklarda gezerken onlardan izler görüyorsunuz… Bazı eski evler onarılıp butik ama bir o kadarda lüks otellere dönüştürülmüş…




Manzaranın tadını çıkara çıkara Turasan şarap fabrikasına kadar geliyorum… Neredeyse tüm Kapadokya gezi yazılarında mutlaka uğrayın denilen yerlerden birisi, eski bir marka ama zamanla kaliteyi daha da yükselterek devam etmişler… Fabrika binasında şu an üretim yok yılın belli dönemlerinde üzüm hasadı yapılıp üretim yapılıyor diğer dönemlerde sadece satış varmış… Turasan şarap Tur otobüslerinin de uğrak noktası, ben oradayken birkaç otobüs geldi… Satış bölümünde hem tadım hem satış yapılıyor… Eğer görevliden rica ederseniz üretim ve depolama bölümünü gezdiriyorlar bilginiz olsun... Ben gezmek istiyorum sağ olsun yardımcı oldular... Dışarıdan kilit bir kapıyı açıp karanlık ve uzun bir koridora geçiyoruz, sağlı sollu fıçılar ve şişelerin saklandığı mahzenler bulunmakta...


İçeride fermantasyon aşamasında olan metal tanklarda tür tür şarap var… Tanklardaki işlemden sonra meşe fıçılara alınıyor şaraplar ve en az 1 yıl da buralarda bekletiliyor tabi sürekli kontrolü yapılarak.. En son şişelenip satışa hazır hale getiriliyor… Bu bölüm serin ve nispeten karanlık şarap ısı ve ışık sevmeyen bir ürün zaten… Bu küçük gezi sonrası tadıma geçiyorum…

Beyaz ve kırmızı pek çok şarabı tattım daha önce de belirtmiştim ben çok şarap seven birisi değilim bu nedenle içimi daha kolay olan hafif tatlı bir şarap denemek istiyorum Dömisek misket tavsiye ediyorlar tadı hoşuma gidiyor bir şişe alıyorum…



Turasan’dan çıkıp aşağıya Ürgüp’e doğru yavaş yavaş yürüyorum… Burada zaman sanki biraz duraklamış gibi tüm evler taştan yapılmış yürümek bile çok zevkli… Yürürken bir evin önündeki bir kalabalık dikkatimi çekiyor kendimi giriş sırasında buluyorum! O da ney meğer bir zamanların meşhur Asmalı Konak dizisinin çekildiği evmiş! Her ne kadar diziyi izlemsem de öyle Özcan Deniz veya Nurgül Yeşilçay fanı olmasam da gelmişken göreyim mantığıyla içeriyi geziyorum… İnsan bu geniş avlulu bahçeli eski evi gezince bir zamanlar burada yaşayan insanlara onların kültürüne daha da çok hayran oluyor mübadele öncesi buralarda yaşayan Müslüman veya gayrimüslim tüm insanları saygıyla anıyorum…

Asmalı Konak sonrası, sağa sola baka baka ara sokaklara gire çıka yürüyüşe devam... Pek çok evde tadilat yapılıyor ve sanırım çoğu turizm amaçlı kullanım için hazırlanıyor…

Hava sıcak ve yorucu hafiften acıkıyorum da derken zaten yemek için listemde olan Ziggy Cafe’yi buluyorum! Turasan’dan aşağıya inerken hemen yol üzerinde sol tarafta…


Ziggy, buranın sahipleri olan Nuray ve Selim Yüksel çiftinin rahmetli köpeklerinin adı… Büyükşehir hayatından sıkılıp Ürgüp’e yerleşiyorlar ve yaklaşık 9 yıldır da Ziggy Cafe’yi işletiyorlar… Adına aldanmayın çay kahve satılan Cafe’lerden değil öğlen ve akşam yemek yiyebileceğiniz güzel bir restaurant…


Üç katlı bir yer Ziggy giriş katında el yapımı hediyelik eşyaların satıldığı ufak bir dükkan da bulunuyor… Birinci katta kapalı alan ve üçüncü katta geniş bir teras var… O gün hava çok sıcaktı dışarıda oturmak istedim ama teras doluydu üzülerek de olsa kapalı alana geçtim… İçeri girdiğimde oldukça bohem bir kadın hem rezervasyon telefonlarını yanıtlıyor hem de hazırlık yapıyordu meğer kendisi Nuray Hanımmış… Hoş geldin hoş bulduk nasılsınız faslından sonra menüyü inceliyorum çok aç değilim aslında… Nevşehir’in patatesi meşhur ve bu patates ile yapılan Ziggy Patates’i denemek istiyorum Nuray Hanım yarım porsiyon tavsiye ediyor, ana yemek olarak da Nuray Hanım’ın tavsiyesi üzerine sarımsaklı tavuk çöp şiş istiyorum… Ziggy Ürgüp’ün popüler mekanlarından, fiyat ve yemek anlamında burayı fazlasıyla aşan bir mekan… Biraz sonra siparişlerim geliyor…

Ziggy patates üzeri sarımsak ve yeşilliklerle hazırlanan bir sos ile servis edilen elma dilim patates aslında ama bu basit sos çok hoş bir lezzet katmış…

Sarımsaklı tavuk çöp şiş ise beklediğimden çok saha güzel bir yemekti... Normalde dışarıda tavuk yemeyen, tavuğu da çok tercih etmeyen birisi olarak bayıldım! Tavuk parçaları kuşbaşı olarak kesilip küçük şişlere geçirilmiş ve yine pişirilirken sarımsak kullanılmış ve bu sarımsak tadını daha da güzel yapmış… Bu güzel yemekten sonra bir çay içip yoluma devam ediyorum… Daha doğrusu etmek istiyorum bahçeye indiğimde Selim Bey sesleniyor sanırım Nuray Hanım öğretmen olduğumdan bahsetmiş kendisiyle biraz sohbet ediyoruz hoş sohbet kültürlü bir insan…

Ara sokaklara gire çıka yürüyüşe devam… Yunak evler tabelası dikkatimi çekiyor ara sokağa giriyorum…






Harıl harıl çalışıyor insanlar anladığım kadarıyla bu ara sokak tamamen bir otele ait oldukça geniş bir alan yayılmış ve her detaya çok özenildiği belli… Özellikle Ürgüp’te bir şey dikkatimi çekiyor evler yenilense de bahçe ve bina kapılarına dokunulmamış! Ve neredeyse her kapı bir diğerinden farklı hem kapılarda hem de kapıların etrafındaki duvarlarda bazı şekiller dikkatimi çekiyor… Pek çok sokağa girdim çıktım ve her seferinde kapılar dikkatimi çekti imkanım olsa bir kapıyı alıp götürmek isterdim doğrusu!





Tekrar Temenni tepesi bölgesine geldim ama bu sefer diğer taraftan şehre bakıyorum aşağıda geniş bir yeşillik içerisinde bir türbe dikkatimi çekiyor oraya doğru gidiyorum… Tabelada isminin Altı Kapılı türbe olduğu yazıyor yaklaşıp incelemek istiyorum ama iki genç türbenin hemen yanında bira içiyorlar ve anladığım kadarıyla pek de rahatsız edilmek istemiyorlar! Şimdi yabancı yerdeyiz başımıza bela almayalım deyip geri dönüyorum!



Eğer yürümek gezmek ara sokaklara girmek bulunduğunuz bölgeyi tanımak isteyen biri iseniz size tavsiyem mutlaka Ürgüp’e gelin ve gezerken ara sokaklarına girin kaybolun…








Yorumlar

  1. Kapadokya çok geniş anlatım olmuş emeğinize sağlık teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel paylaşım olmuş. Emeğinize sağlık. Kapadokya hakkında bu güzel paylaşım için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder